23 Aralık 2006

BUYRUN CENAZE NAMAZINA!

KÜTAHYA’da, kendisini "Peygamber" ilan ettiği öne sürülen Hatice Benlioğlu, doğum gününü, ’Kutlu doğum günü" ilan ediyor, müritlerden hediye ve gül yağıyor. Allah tarafından bildiri gönderildiğini söylüyor, müritler karşısında secde ediyor.

(Gazeteler,21.12.06)
Ve bu hanımın eşi üniversitede "yrd.dç.dr" ünvanına erişmiş bir 'sözde' bilim adamı!!
Hadi bu bayanı ve hadi onun su yoluna girmiş olan eşini de bir nebze anlayabilirim. İnsanlar zaman zaman sapkın düşünceler peşinde gidebilirler. Bu bir yerde onların sorunu olmakla beraber bir 'ruhsal hastalık' durumu söz konusu olduğundan tedavi edilebilir yada edilemiyorlarsa (bu örnekte olduğu gibi bilinçli ve "çıkar, seks" amaçlı bir düzenek içindeyse) çevreye zarar vermemeleri için tecrit edilebilirler.
Ama,
onlara sözde "müritlik" edenlere ne demeli?
Bu kadar mı insanlar kendilerini, bilinçlerini kaybetmiş olur?
"Ben şuyum, buyum" diyen insanlar peşinde koşmayı, onlara secde etmeyi ne bugüne kadar anladım nede bundan sonra anlayacağımı sanırım.
Bir yandan da düşünüyorum "neden" diye?
Neden insanlar bu tip kişilerin peşine takılırlar, neden o kişilerden medet umarlar, neden varlarını yoklarını bu kişilere akıtırlar, neden sahip oldukları etik değerleri bu kadar kolay yitirirler, neden, neden ?
Yıllar önce, Konya'da iş seyahatlerim nedeniyle tanıştığım bir kişi vardı. Bu kişi zamanında bir "şeyh"in tarikatına katılmış. Bu tarikatın dergahına düzenli olarak gidip gelmeye başlamış. "Ama" diyordu "bir süre sonra eşim kafama vurdu ve uyandım, ben ne yapıyorum dedim, o ana kadar sürekli para akıtıyordum tarikata, şeyh 'en has müridim' diye bahsederdi, sonra kestim. Bir süre sonra şeyh bana köpek muamelesi yapmaya başladı, azarlıyor, kızıyordu, ve birgün eşimle birlik olan kardeşimden yediğim yumruktan sonra tarikat defterini kapadım". O süre zarfında bir gece kondu olan "dergah" 3 katlı, muhteşem bir bahçe içinde, devasa bir saray yavrusuna dönmüş, ve ne yazık ki bu kişi tarikata girdiğinde kendine ait dört villası var iken o yumruğu yediği gün sadece içinde oturdukları tek villası kalmış. "Oğlum, cemaatimizi genişletmek, fikirlerimizi yaymak için para lazım dedikçe şeyh, kasamdaki para yetmediğinde ev satıyordum" dediğinde tüylerim diken diken olmuştu.
Peki neden girdin tarikata, nasıl bulaştın böyle birşeye dediğimde ise, "o zamana kadar çok hızlı yaşamıştım, ama suçlulukda hissediyordum, durulmak istediğim zamanlar bir arkadaşım gel seni biriyle tanıştırayım o yardımcı olur demişti...böyle başladım" peki duruldun mu? " ne gezer...".
Bu kişi bir iş adamı.Tarikata katıldığında da şimdi de. Neyseki o zaman kaybettiklerinin fazlasını tekrar kazanmasını bildi.Ama herkes onun kadar şanslı olamayabiliyor.
Şimdi düşüüyorum insanlar neden takılıyor diye bu şarlatanların peşine?
Ve karşıma güzel Ülkem'de herzaman bildiğimiz nedenlerden başkası çıkmıyor maalesef.
Yoksulluk. (istisnalar kaideyi bozmaz!)
Mevcut düzenin laçkalaşması sonucu düzene olan güvensizlik.
Aydın din adamlarımızın yetersizliği, halkın kulaktan dolma bilgilere inanması.
Çaresizlik, kendine çıkar yol bulamama.
Yetiştirilme şeklimiz, toplumsal yanlışlarımız.
Cinsel açlık.
İletişimsizlik.
Kendini ifade edememe.
Cahillik.
Bu ve uzatabileceğimiz benzer nedenleri her yazışımda içim burkuluyor. Aslında böyle madde madde yazsak da sonuçta neden ve çözüm hep aynı tek kelimede düğümleniyor "eğitim".
"Ekince" sayfasında Amire hocam bir hayali ülke çizmişti. O ülkede bu ve benzer olaylar yaşanabilir mi hocam? Aslında gayet normal olarak olması gereken bir düzen, bir hayal olarak yazılmıştı "ekince"de.
İçi dolu bir "eğitim" den geçmiş toplumlarda insanlar böyle şarlatanların peşine takılıp, hayal kurma yetilerinin çalınmasına izin verirler mi?
Vermezler elbet.

Comments:
asla...
bahsettiğiniz şeyler olmazdı...
eğitim görmüş insan beynini kiraya vermez...
yalnız bu konuda şöyle bir fikrim var..
tarikatlara üye olmanın aitlik duygusunun tetiklemesi olduğunu düşünüyorum..bunun bir siyasi partiye üye olmakla bir futbol takımını tutmaktan farkı yok.aynı duygudur harekete geçiren insanı..ancak tarikatların zamanında birer eğitim yuvası olduğunu da unutmamak gerek..akla karayı karıştırmadan analiz etmek gerek olay..meydanı boş bulan şarlatanların yanında mevlevilik,melamilik gibi tarikatlarda var...bunları ayırarak konuşmak çok önemli, yoksa ciddi bir mantık hatası yapılır.BAZI tarikatlar demek önemlidir burada..orada arkadaşınızı o noktaya getiren suçluluk duygusu olmuş. ancak yanlış bir kapıyı çalmış ve yanlış bir kapı açılmış ardına kadar
vesselam..
 
Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?