29 Nisan 2006

Edebiyata devam....

BAŞKASIN SEN

Sen başkasın, sıra sıra uzanan surlarının yaslandığı yeşillerinle,
Sen başkasın,göğe doğru Fatihin zaferini haykırırcasına yükselen minarelerinle,
Sen başkasın,gün batımında o eşsiz,dayanılmaz,çıldırtıcı silüetinle,
Sen başkasın,kubbelerinin çevrelediği sarnıcınla,çarşınla, insanınla,
Sen başkasın, nazlı gelinin yanaklarından,kız kulesi beninin yanından süzülen gözyaşları gibi kıvrılan boğazınla,
Sen başkasın, o balık ekmeklerin mis kokusuyla,
Sen başkasın,altın boynuzundaki sandal küpelerinle,
Sen başkasın, baktıkça içimi titretmenle,
Sen başkasın İstanbul, bambaşkasın be!

Nisan, 2006

27 Nisan 2006

Koş Vatandaş, Yetişen yiyor!!

"Aynı benzin parasına Araplar Porsche’ye biz mopede biniyoruz

Litresi 2.78 YTL ile dünyanın en pahalı benzin tüketen ülkesi ûnvanına sahip olan Türkiye....benzinin vergisiz fiyatı 0.6 dolar düzeylerinde iken, yüzde 70’le ulaşan vergi ile birlikte benzinin son kullanıcıya ulaşan pompa fiyatı 2.09 dolara çıkıyor..."
Gazeteler (27/04/2006)
Ya lütfen ya...fitne fesat yapmayalım lütfen...Ekonomi ne güzel gidiyor, her geçen dakika zenginleşiyoruz, herkes mutlu ve mesut...daha ne olsun...
Ekonomi kötü, işsizlik aldı başını gidiyor, vatandaş borç batağında, bu defa gelecek kriz daha öncekilere benzemeyecek falan demenin ne anlamı var...
Oysa herşey gül gibi....yersen...yetişen yiyor vatandaş!!

E, birazda edebiyat....

ÖLDÜM BEN

Öldüm ben, gözlerindeki o ilk ışıltıyı gördüğüm an,
Öldüm ben, gözlerinden gönlüme yayıldığın, seni hissettiğim an,

Öldüm ben, dudaklarının kenarındaki o bisküvi kırıntısını dilinle aldığın an,
Öldüm ben, yağmurlu bir günde ıslak, yüzüne yapışmış saçlarının arasından baktığın an,

Öldüm ben, kaldırımdan indiğinde, hani o ufak taş parçasına basıp “ayy” dediğin an,
Öldüm ben, parmaklarının arasındaki kalemi, o güzel dudaklarının arasından dişleyerek baktığın an,

Öldüm ben, gülümsemenin başka hiç kimseye bu kadar yakışmadığını anladığım o an,
Öldüm ben, arabadan inerken elimi tutup o en tatlı, en güzel, en doyumsuz tebessümünle gözlerime,içime baktığın an,

Öldüm ben, o narin ellerinin o ince parmağıyla şarap kadehinin ağzına daireler çizdiğin an,
Öldüm ben, ağzındaki simit parçasını dünyanın en güzel lezzeti gibi çiğnerken sevinçle baktığın an,

Öldüm ben, otobüse yetişmek için koşup nefes nefese kaldığın an,
Öldüm ben, trende yolcu ederken seni, oracıkta,kalakaldığım, pencereden dumanlı gözlerinle baktığın an,

Öldüm ben, sabah güneşinin ağaç yapraklarının arasından sızarak dans ettiği yataktan, eh be..yataktan da böyle mi kalkılır, dedirterek kalktığın an,
Öldüm ben, o, nasılda dudağınla aynı renk olan kiraz tanesini ısırırken baktığın an,

Öldüm ben, nefes nefese kaldığın, bedeninden sıcaklığın yayıldığı, kokunla sarhoş olduğum o an,
Öldüm ben, yuvarlanırken beraber doruklardan aşağılara, kontrolsüz, şuursuz,vahşice,hoyrat ama nasılda saf,temiz baktığın an,

Öldüm ben, arabada çalan şarkıya eşlik ederken, dudaklarından dökülen sözcükleri işittiğim an,
Öldüm ben, dur sen diyerek, ayakkabımı bağlamak için çömeldiğinde gözlerime,yine o en tatlı gülümsemenle baktığın an,

Öldüm ben, o köpüklü kahvenin halıya döküldüğünde bıraktığı izi silmek için eğildiğin an,
Öldüm ben, ilk seni seviyorum dediğim, gözlerinin gözlerime çakılı kaldığı o baktığın an,

Öldüm ben, alışveriş sepetine en inanılmaz seramoniyle raflardan,şekeri,reçeli,ekmeği attığın an,
Öldüm ben, sinema koltuğunda, karanlıkta, başını hafifçe çevirip, yalnızca baktığın an,

Öldüm ben, bayramda yaramaz bir çocuk gibi,o küçük bayrağı elinde sallayarak neşeyle cıvıldadığın an,
Öldüm ben, annenin cenazesinde gözlerinden ,yanağından süzülen yaşlarla baktığın an.

Öldüm ben, senle yaşadığım her an.. be an,
Öldüm ben, seni gördüğüm, seni duyduğum, seni hissettiğim, seni tanıdığım o ilk nasıl,nasılda baktığın an,
İşte o andan beri…öldüm ben!



(Adamın biri,2005)

24 Nisan 2006

! ! ! ! ! !

ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
BİR DUVAR SÜSÜ DEĞİL, ERKEN UYARI SİSTEMİDİR !
(Sesar'dan)

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk20 Ekim 1927

Bugün 23 Nisan, Neşe dolamıyor İnsan !


TBMM Başkanı Bülent Arınç dünkü 23 Nisan özel oturumda yine gündemi sarsacak yorumlar yaptı...23 Nisan özel oturumunda "rejim tartışması" olarak değerlendirilebilecek yorumlarda bulundu...

(Gazeteler...24/04/2006)

Dün 23 Nisan "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" idi. Dünyada ki tek "armağan bayram" çocuklara, çocuklarımıza...umutlarımıza...geleceğimize...yarınlarımıza.

Kutlanmalı coşkuyla,sevinçle,neşeyle...yaşamalı çocuklarla beraber bayramın hazzını... da o sevinci çok görenler olmasa...bayram günü bile karalara bürümeseler taze beyinleri...karartmasalar geleceğimizi!

Tehlikeli günlere giriyoruz...Meclis başkanı bunları derse gerisini siz düşünün...İmam-cemaat misali...

19 Nisan 2006

Töre Cinayetine Ağır Tahrik İndirimi

Diyarbakır’ın Kozan Köyü’nde, askerdeki eşini aynı köyde yaşayan Ferit Demir ile aldattığı iddia edilen 21 yaşındaki Nurcan Kaçan 16 Haziran 2005’te kayınbiraderi 14 yaşındaki A.T. tarafından beş kurşunla vuruldu.
Dayısı Rüknettin Temel’in, kontrol edip, "Bu ölmemiş kafasına ateş edin" demesi üzerine de A.T. beş el daha ateş etti....Suçlarını itiraf eden iki sanık tutuklandı....iddianamede "namusunu temizlemek için" sözlerine de yer veren savcı...her iki sanık infaz indirimleri de uygulanarak 20’şer ay hapisle cezalandırılacak.!
(Hürriyet-19.04.2006)

Hiç bir savcı hiç kimsenin namus bekçisi değildir.Savcıların görevi, yasalar çerçevesinde suçluların suçlarını "somut" delillerle "sabitleyip" yasanın öngördüğü cezaya çarptırılmalarını sağlamaktır.İddianamede "namusunu temizlemek" gibi kişisel yorumlara dayanan göreceli kavramlar kullanılamaz.Çünkü bu ve benzer göreceli kavramlar kişiye göre farklılık arz edebilir ve bu farklılıkda teoride, ancak ve ancak yaşayan kişi sayısı ile sınırlı olabilir.O halde bu tür kavramlarla ve yoruma dayalı ifadelerle iddianame hazırlamak, cezaları hafifletmek yada tam tersi çok ağırlaştırmaya çalışmak (ki bunun da örneklerini biliriz) en başta etik kriterlere ters düşer.
Olayda aile meclisinin kararını uygulayanlar, yaşlarının küçük olması nedeni ile aile baskısı altında suç işlediklerinden doğal olarak hafifletici etkene sahip olmakla beraber, o kararı alan ve uygulatan aile büyükleri en ağır cezaya çarptırılmalıydılar.
Mahkemeden bu doğrultuda karar çıkarsa, büyük ihtimal yargıtaydan dönecektir.

Merkez Bankasına Atama Yapıldı...

Yeni başkanın eşi türbanlıymış...Buna rağmen atanmış.Demek ki, çankayanın kriteri yalnızca türban değilmiş miş!
(Gazeteler-19.04.2006)


E ne olacaktı... Kim ne bekliyordu ki?
Sevgili Sezer'in her zaman olduğu gibi çabası doğru seçimi yapabilmekti.

Ama görünen o ki, bütün odaklanmaları ve çabaları tek bir konuyu sürekli gündemde tutmaya yönelik olan iktidar ile yandaşları bunu beklemiyorlardı ve kriz çıkacağını sanıyorlardı.
Ahmetleri karşılaştırma gibi ne amaca hizmet ettiği belli olmayan yada apaçık belli olan davranışları sergileyerek gerilim-kriz tellallığı yapmalarına rağmen olmadı...bu sefer de olmadı...yine ve yeniden olmadı!

Şimdi hazırlanacaklardır yeni gerilimler yaratmaya...şaşa kaldıkları bu durumun şaşkınlığını atar atmaz.

"Ders" almayı bilmeli her insan, adı 'ders' olmasa da eylemlerin, sözlerin, duruşların derinliğinden.

08 Nisan 2006

E hep iç karartacak değilim ya...


Yaşama böyle güzel bir bakış atılabilir anca...
"Bekle geliyorum !!" der gibi...

Vergi verenler ve verir gibi yapanlar...

Ve yine yeni bir vergi dönemi geldi ve en çok vergi verenler listeleri açıklandı...Genelde bildik ailelerin tanıdık isimleri...

Bunlara lafımız yok...

Ammaa...güzel ülkemin bankalarda 30 milyon US$ ve üzerinde hesabı bulunan yaklaşık 30.000 (otuzbin) güzel insanı...ne yazık ki onlardan ne bir ses ne nefes...

Milyon dolarlık evleri alan, ultra lüx arabalara binen bu sevgili vatandaşlarımız da ancak bizim gibi izliyorlar açıklanan listeleri...buyur sende katıl dediğimizde de "Kalsın almayayım ! " diyorlar tüm sevimlilikleriyle!

Olsun...hiç endişeye mahal yok...bu güzel ülke daha çok besler onları, züğürdün çenesini yordurduğu gibi...

This page is powered by Blogger. Isn't yours?